Diş çekimi lokal anestezi altında uygulanan diş hekimliğinin en temel tedavilerinden biridir. Basit çekimler diye nitelendirdiğimiz çekimler anestezi uygulandıktan sonra ortalama 5-10dk lık bir müdahale ile çıkarılan dişlerdir. Genelde çekimlerin çoğu bu şekilde gerçekleşir.
Elbette her diş çekimi bu kadar kolay olmayabilir. Çekimin kolay mı yoksa zor ve komplikasyonlu bir çekim mi olacağını belirleyen bir takım faktörler vardır. Diş köklerinin sayısı, diş kökünün formu, dişin çürük doku miktarı, daha önceden kanal tedavisi uygulanıp uygulanmadığı gibi faktörler çekim zorluğunu belirleyen faktörlerdendir.
Aslında diş çekimine başlamadan önce çekilen panoramik röntgen filmi ve yapılan klinik muayene ile çekimin nasıl bir çekim olacağı %90 tahmin edilebilirdir.
Çok kolay çekilmesi beklenmeyen ve komplikasyon riski görülen dişler hakkında çekim süreci ve prosedürler hakkında hasta bilgilendirilmelidir. Zor ve komplikasyonlu çekimden kastedilen çekim süresinin ve prosedürün uzamasıdır. Komplike çekim işlemlerinde de hasta hiçbir şekilde ağrı hissetmeyecektir.
Diş çekimi yapılırken dişin ya da kökün kırılması en sık karşılaşılan diş çekim komplikasyonudur. Diş çok çürükse, kökler uzun ve eğri formlu ise, daha önceden kanal tedavisi yapılmış ise dişin kırılma olasılığı artacaktır. Bu durumda hekim kırılan parçaya uygun aletleri kullanarak daha farklı çekim teknikleriyle kırılan parçayı çıkaracaktır.
Bazen kırılan parçayı ya da kökü çıkarmak için cerrahi olarak o bölgeyi açıp bu çekimi gerçekleştirmek gerekebilir. Bu uygulama Halk arasında ameliyatlı diş çekimi dediğimiz işlemdir.
Yine de hastaların komplikasyonlu diş çekimi konusunda endişelenmelerini gerektiren bir durum yoktur. Diş çekimi Ankara kliniğimizde işlem süresince hastalar hiçbir şekilde ağrı hissetmeyeceklerdir. Ayrıca tecrübeli bir hekim için yeterince sallanmayan, kırılmış ya da görüş zorluğu olan bir dişi çekmek rutin bir tedavidir.
Ağız ortamında sürmüş ya da sürmemiş dişlerin pek çok nedenden ötürü çekimleri gerekebilir. Diş çekimi sebepleri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz;
6 aylıkken başlayan diş sürme süreci 20 yaş dişlerinin de sürmesiyle sona erer. 20 yaş dişleri çoğunlukla 18-25 yaş arası dönemde sürer ya da sürme eğiliminde bulunur. Ama mutlaka herkesin 20 yaş dişleri bir gün ağız içine sürecektir diyemeyiz. Ömür boyu çıkmadan problemsiz bir şekilde ağız içinde gömülü kalan 20 yaş dişleri de olabilir. Bazen de 20 yaş dişleri çene kemiği içerisinde hiç oluşmamış olabilir.
Eğer ağız içinde uygun yer varsa ve 20 yaş dişi normal bir azı dişi gibi sürüp yerini alabiliyorsa karşıt arkla uyum içinde çiğneme yapabiliyorsa diğer dişleri sıkıştırmıyorsa ağızda kalmasında sakınca yoktur.
Fakat yarı sürmüş haldeyse, tamamen yerleşecek yer bulamıyorsa, sürekli dişetinde apse, enfeksiyon ve koku yapıyorsa, ağrı ve şişlik oluyorsa 20 yaş dişinin çekimi gereklidir. Ayrıca 20 yaş dişlerinin etrafında kist ve tümör de görülebilir. Bu durumda çene cerrahı diş çekimiyle beraber bu patolojik yapıları da temizleyecektir.
Ağız içine sürmüş kök morfolojisi düzgün 20 yaş dişlerinin çekimi son derece kolaydır. Bazen diş tam sürmemiş üzerinde bir miktar dişeti kalmış olabiliyor. Bu dişlere mukoza retansiyonlu 20 yaş dişleri denir ki bu dişlerin de çekimi basit bir dişeti kesisi ile kolayca gerçekleştirilir.
Fakat yarı gömülü durumda dişin bir kısmını kemik örtüyorsa bu dişlere de kemik retansiyonlu 20 yaş dişleri denir. Bu dişlerin çekimi için bölgenin cerrahi olarak açılması kemiğin alınması ve sonrasında dişin çekilmesi şeklinde bir prosedür izlenir. Mukoza ya da kemik retansiyonlu dişlerin çekimi cerrahi ameliyatlı çekim olarak adlandırılır. Çekim sonrası dikiş atılarak işlem sonlandırılır.
Bazen 20 yaş dişleri tam gömülü bir şekilde ağız için de yer alırlar. Bu dişlerin sorun çıkarmadığı takdirde çekimine gerek yoktur.
Diş çekimi esnasında gerçekleşen kök kırıkları çıkarılmalıdır. Ama bazen kırılan içeride kalan parça çok küçük ise, enfeksiyon yoksa ve o parçayı çıkarmak anatomik oluşumlara yakınlık açısından risk oluşturacaksa sokette bırakılabilir.
Diş çekimi sonrası bir kaç gün sigara içilmemesi gerekir. Sigara kan damarlarını daraltarak kanlanmayı azaltır. Eğer çekim sonrası sigara içilirse Soket içi yeterince kanlanamaz ve kuru kalır. İyileşme için gerekli olan kan pıhtısı istenilen şekilde oluşmaz. Bu durumda alveolit gelişebilir ve iyileşme gecikir.
Diş çekiminden sonra soket dediğimiz çekim boşluğu kanla dolar ve pıhtılaşma olur. Pıhtı oluşumu ve devamlılığı yara iyileşmesinin başlaması ve iyi, çabuk bir iyileşme olması için gereklidir. Bazen çekim sonrasında boşlukta yeterince kanlanma olmaz ve soketin içi kuru kalır. Bu durumda kemik iyileşme için gerekli nemli ve hücrelerden zengin ortam oluşmazsa düzgün bir iyileşme de olmaz.
Kuru kalan soket nedeniyle enfeksiyon ve ağrı oluşur. Bu tablo alveolit olarak adlandırılır. Bölgenin serumla yıkanması, ağrı kesici maddelerin soket içine yerleştirilmesi ve antibiotik kullanımı ile birkaç günde iyileşme sağlanır.
Hayır, ağızımızda ki başka dişlerde daha az görülme sıklığıyla gömülü olabilir. Özellikle canin dişler (köpek dişleri) ve küçük azı dişlerde de gömülü kalma durumuna rastlanabilir.
Aslında uyuşukluk hissi istenmeyen bir komplikasyondur. Bazı dişler pozisyon itibariyle sinirlerin geçtiği anatomik yapılara çok yakın olur. Eğer çekim de travmatik bir çekim olmuşsa sonrasında dudakta ya da dilde kısmi uyuşukluk hissi olabilir. Büyük oranda bu his kaybı geçicidir. Sinirin hasar gördüğü oranda hissizlik devam eder. Bu süre bir kaç haftadan 2 yıla kadar uzayabilir. Çok ender de olsa kalıcı his kaybı olabilir. Kalıcı his kaybı olabilmesi için sinir devamlılığın bozulmuş olması gerekir.
Her zaman olmasa da kanal tedavisi yapılmış dişlerin çekimi canlı dişlere göre daha zor olabilir. Uzun yıllar önce kanal tedavisi görmüş bir diş damarlanması olmadığı için zamanla kemikle kaynaşabilir. Bu durumda dişin çekimi daha uzun zaman alabilir. Çekim yapılırken diş kökünün kırılma olasılığı artar.
Kliniğimizde, tüm tıbbi uygulamalarda ilk kaide olarak kabul edilen ve Latince ‘primum non nocere’ kelimesinin Türkçe karşılığı olan ‘önce zarar verme’ anlayışıyla, hastalarımızın ve yakınlarının, hala devam etmekte olan pandemi sürecinde zarar görmemesi amacıyla, arttırılmış hijyen önlemleri uygulanmaktadır.
Tüm Uzmanlıklar