MENÜ
  1. Türkçe
  2. English
1071 Usta Plaza B Blok 2. Kat No:25/15 Çankaya Ankara
YORUMLARYorumlar
+90501 321 9091

Tam Seramik Kuron

Tam Seramik Kuron

Tam Seramik Kuron Nedir?

Seramik kelimesi, bir metalin, oksijen gibi metal olmayan bir başka elementle yaptığı bileşiklere verilen isimdir. Kelime kökeni oldukça eskiye dayanır. Yunanca ‘keramikos’ (yakılmış, yakılarak üretilmiş...) kelimesinden türediği iddia edilir.

Diş hekimliğinde kullanılan estetik materyallerden en önemlisi dental seramik ya da dental porselen adı verilen materyallerdir. Çoğunlukla seramik ile porselen kelimeleri diş hekimliğinde aynı materyali tarif etmek için kullanılsa da porselen; bir cam yapı içinde dağılmış seramik kristallerin (partiküllerin) olduğu yapıya verilen isimdir.

Örneğin, IPS e.max CAD ya da IPS e.max Press adı verilen materyaller bu türden dental materyallerdir. Seramik materyal ise bir cam matriksin bulunmadığı, kristal şeklindeki partiküllerden oluşan dental materyallere verilen isimdir. Ancak, çoğu dental kitapta ve dental makalelerde bu iki kelime birbirinin yerine kullanılır.

Diş hekimliğinde dental porselen uygulamaları 100 yılı aşkın bir zamandır kullanılmaktadır. İlk dental porselen uygulamalarında, dental porselen, içeriğindeki cam yapı nedeniyle kırığa yatkın bir materyal olduğu için, kırık oluşumunu engellemek amacıyla ve porselenin işlenebilmesini kolaylaştırmak için, platin folyo üzerinde pişirilmiştir.

Bu platin folyo tekniği, daha sonra, metal destekli seramik ya da metal destekli porselen denilen, alt kısımda çok dayanıklı ve ince bir metal altyapının bulunduğu, onun üzerine de porselen işlenerek üretilen dental restorasyon tipinin doğmasını sağlamıştır. Böylece tek başına kırığa çok yatkın olan ilk dental porselen materyallerin dayanımları çok büyük oranda arttırılabilmiştir.

Ancak uzun yıllar boyunca yapılan çalışmalar, dental porselenin güçlendirilmesini sağlamış, geleneksel dental porselen içine ilave edilen kristallerle kırılma dayanımı çok büyük oranda arttırılmış birbirinden farklı türde materyaller kullanılmaya başlanmıştır.

2001 yılında, dental zirkonyum (zirkonya) materyalinin kullanıma girmesiyle birlikte çok dayanıklı ve oldukça estetik bir görünüme sahip seramik materyal uygulamalarda kullanılmaya başlanmıştır. Kırılma dayanımı, geleneksel dental porselenden yüksek olan bu dental seramik ya da dental porselen materyaller, altlarında bir metal altyapı gerektirmeden uygulanabilmektedir.

Tam seramik ta da tamamı porselen restorasyonlarla kastedilen, bir metal altyapının kullanılmadığı, restorasyonun tamamının dental porselenden oluştuğu kaplama ya da köprü türleridir.

Metal destekli mi yoksa tam seramik kuron mu daha iyidir?

Metal destekli seramik kuronlarda, dental porselenin altında, çok ince bile olsa bir metal altyapı bulunur. Metallerin ortak özelliklerinden biri, ışığı geçirmemeleridir. Metal altyapı üzerine işlenen dental porselen ışığı geçirmede çok iyi olsa bile, alttaki metal tabakadan ışık geçemez. Bu nedenle, özellikle dental porselen tabakasının gereğinden ince bitirildiği durumlarda, dental porselenin altında, ışık geçirmediği için metal altyapının gölgesi oluşabilir.

Oysa tam seramiklerde, bu türden bir sorun hemen hemen hiç yoktur ve doğal dişlerin hem renk hem de ışık özelliklerini taklit eden kaplama, köprü ya da benzeri dental uygulamalar başarıyla gerçekleştirilebilir.

Metal destekli seramiklerde, özellikle metal altyapı üretiminde istenen özelliklere sahip metal alaşımlar kullanılmadığında, korozyon adı verilen bir fenomen ortaya çıkabilir. Korozyon sonunda, metal altyapıyı oluşturan metal alaşımdan iyon salınmaya başlar ve bu iyonlar, hem kaplamanın ya da köprünün bitim yerlerinde dişetinde grimsi renklenmeye neden olabilir hem de organizma içinde parankim hücrelerinde birikerek toksik etkiye yol açabilir.

Bir kuronun ya da köprü protezinin metal destekli seramikten mi yoksa tam seramikten mi yapılması gerektiğine karar verilirken, kuşkusuz en ayırt edici özellik, hastanın estetik beklentileridir. Metal destekli seramik restorasyonlar da çok deneyim hekim ve diş teknisyeni ekibiyle oldukça estetik bir şekilde üretilebilir ancak, tam seramik materyallerle yapılan restorasyonlarla, hastaya, olağanüstü estetik özellikler kazandırılabilir.

Estetik önemli bir etken olmasına rağmen bir kuron ya da köprü protezinin metal destekli seramikten mi yoksa tam seramikten mi yapılması gerektiği konusunda seçim yapılırken, hastanın ağız içi faktörleri ya da sistematik durumu da göz önüne alınmalıdır. Hastanın ağzında kaplanacak dişlerin uzunluklarının 4 milimetreden az olduğu durumlarda, tam seramik kaplamalarda kırık oluşma ihtimali artmaktadır.

Çok şiddetli diş gıcırdatan (bruksizm) hastalarda, tam seramiklerde kırılma ihtimali artabilir. Bu nedenle, şiddetli diş gıcırdatan (bruksizm) hastalarda, tam seramik kaplamaların yapılması düşünülüyorsa, işleme başlanmadan önce diş gıcırdatma alışkanlığının botox ya da benzeri uygulamalarla elimine edilmesi önem taşır.

Metal destekli seramik kuron yapılması düşünülen hastalarda önemli hususlardan biri, hastanın metal altyapıda bulunan metal elementlerden birine alerjisi olmamasının öğrenilmesidir. Populasyonun önemli bir kısmında (özellikle kadınlar) nikel alerjisi çok yaygın görülür. Bazı dental metal alaşımların yapısında da nikel bulunur.

Kısaca, estetik beklentinin çok yüksek olduğu durumlarda, gülüş tasarımı ve benzeri yüksek estetik görünüm hedeflenen çalışmalarda tam seramik kuronların düşülmesi çok daha iyi olacaktır. Ancak, diş gıcırdatma alışkanlığı (bruksizm) olan hastalarda, tam seramik kuronların yapımı düşünülüyorsa, işleme başlanmadan, bu alışkanlığın kontrol altına alınması gerekir.

Zirkounyum tam seramik kuron mudur?

Dental zirkonyum (zirkonya) bir tam seramiktir. Dental seramikler, bir cam matriks (birleştirici yapı) içinde dağılmış kristal partiküllerden oluşan cam seramikler ile, bir cam matrikse sahip olmayan, tamamı kristal yapıdan oluşan polikristalin seramik olarak 2’ye ayrılır.

Cam seramikler, bir karpuz tam ortadan ikiye bölündüğünde oluşan görünüm gibi tarif edilebilir. Karpuzun kırmızı kısmı cam matriks, onun içindeki çekirdekler de kristal partiküllerdir. Bir polikristalin seramik ise bir avuç pirinç gibi düşünülenilir. Bir avuç pirinçe, pirinç partilülleri sıkıca birbirleri temas eder. Yani bir cam matriks bulunmaz.

İşte dental zirkonyum (zirkonya) da bu bir avuç pirinç gibi, tamamen ZrO2 partiküllerinin bir araya getirilmesinden oluşur. Yapı içinde hep kristal olduğunundan, cam gibi kırılgan ve amorf bir madde olmadığından zirkonya, cam seramiklerden daha dayanıklıdır.

Kısaca, dental zirkonyum (zirkonya) bir polikristalin tam seramiktir. Bu nedenle, dental zirkonyum (zirkonya) çok dayanıklıdır. Dental zirkonyum (zirkonya) bir tam seramik materyal olarak, hem yüksek estetik beklentisi olan hem de yüksek dayanım gereken vakalarda en çok tercih edilen dental seramiktir.

IPS e.max Press veya IPS e.max CAD gibi materyaller, bir cam matriks içinde dağılmış seramik kristallerinden oluşur. E.max olarak bilinen bu materyalde güçlendirici kristal, lityum disilikattır. Ivoclar firmasının ürettiği bu ürünün, günümüzde başka firmalar tarafından üretilen muadilleri mevcuttur.

Tam seramik kuron avantajları nelerdir?

Tam seramik kuron dişlerin en önemli avantajları, son derece iyi estetik bir görünümü kolaylıkla sağlayabilmeleridir. Bu nedenle, doğal dişi mükemmel bir şekilde taklit edebilirler. Özellikle ön dişlerde bir uygulama yapıldığında, zirkonya ve diğer tam seramik materyallerin önemi ya da canlı diş dokularını taklit edebilme yetenekleri ortaya çıkar.

Tam seramiklerle yapılan kaplamalarda, mamelon adı verilen ve yeni sürmüş genç ön dişlerin üst kenarlarında yer alan doğal yuvarlak çıkıntılar ile bunların mine içerisindeki iz düşümleri, tıpkı bir doğal dişte olduğu gibi, gerçekçi bir şekilde taklit edilebilir. Bu da yapılan dişe genç bir görünüm kazandırır.

Tam seramik kuron ile yapılan dişlerde, doğal dişlern bazı başka görünüm özellikleri de kolayca taklit edilebilir. Bunlardan biri, doğal dişlerin sahip olduğu, opalesan özellikle adı verilen bir fenomendir. Opalesan özellik, opal taşının bir görünüm özelliğidir ve doğal dişlerin minesi bu görünüm özelliğine sahiptir.

Doğal dişlerin minesine ışık demeti düştüğünde, kısa dalga boyundaki ışık ışınları yüzeyden yansırken, uzun dalga boyundaki ışık ışınları mineden geçiş yapar. Böyleye, minenin en üst ve en ışık geçirgen bölgesinde mavimsi-beyaz bir hale oluşur. Özellikle dişe değişik açılardan bakıldığında, yeni sürmüi genç dişlerde bu hale çok rahat gözlemlenir. İşte bu opalesan özelliğin, metal destekli seramiklerle elde edilmesi hemen hemen imkansızdır. Dental zirkonyum (zirkonya) ve diğer tam seramik materyallerle yapılan restorasyonlarda bu özellik kolayca taklit edilebilir.

Doğal dişlerin bir diğer görünüm özelliği, flouresan özelliktir. Doğal dişler, görünür ışık dalga boyundan biraz daha az dalga boyuna sahip ultraviyole ışığını, mine içindeki karmaşık mimariyle saçarlar ve dağıtırlar. Ultraviyole ışığı, mine içinde yol alırken frekansı yani enerjisi azalarak dalga boyu uzar ve görünür ışık haline dönüşütür. Bu özellikle metal destekli seramiklerde taklit edilemez. Oysa tam seramiklerin önemli bir kısmı bu özelliği değişik oranlarda taklit eder. Bu da yapılan dişe büyük bir canlılık ve doğal görünüm özelliği katar.

Tüm dental porselenler, (dental zirkonyum/zirkonya, lityum disilikat/e.max CAD-e.max Press, flouroapatit ve lösit gibi) son derece yüksek bir biyouyuma sahiptir. Yani bu materyaller, canlı doku ve hücrelerde ya da organizmanın bütününde herhangi bir yan etki oluşturmazlar. Herhangi bir toksit özellikleri yoktur. Uygulandıkları dokuda, alerjik reaksiyona neden olmazlar.

Tam seramik sistemlerin büyük kısmı ve dental zirkonyum (zirkonya),CAD-CAM üretim tekniğiyle üretilirler. Bu teknik, geleneksel laboratuar işlemlerinin sayısını ve süresini inanılmaz bir şekilde azaltmıştır. Bu nedenle, tam seramiklerden yapılan bazı restorasyon türleri, sabah ölçü alımının hemen ardından o akşam hastanın dişlerine yerleştirilebilir. Bu da tam seramiklerin çok önemli avantajlarından biridir.

Dişlerime kuron (kaplama) yapılırken dişsiz kalacak mıyım?

Dişler kaplama yapılırken, dişler, bazı kurallar eşliğinde (diş preparasyon kuralları),uniform olarak, belli miktarlarda inceltilir. Bu inceltme işlemi sonunda, lamina gibi restorasyonlar hariç, hemen hemen her zaman, diş dentini açığa çıkar.

Dentin dokusu, mine dokusundan farklı olarak yapısında sinir uçları sonlanmalarını barındıran ve bu nedenle, sıcaklık değişiklikleri ya da kimyasal uyaranlara duyarlı bir dokudur. Hastanın dişleri inceltildikten hemen sonra, mutlaka bu dişlerin, geçici kaplamalarla kaplanması gerekir. Yani, kaplama işlemi yapılırken, başlangıçtan bitime kadar, kaplama yapılan diş her zaman geçici kaplama ile koruma altına alınır.

Geçici kaplamanın tek yararı, dişi dış uyaranlardan koruyup ağrımasını önlemek değildir. Geçici kaplamaların başka avantajları da vardır. Geçici kaplamalar yapılmadığında, dişler, mikrosızıntı denilen bir etkiye açık hale gelir. İltihap ve hatta kanal tedavisine dek gidebilecek sorunlar ortaya çıkabilir.

Geçici kaplamalar aynı zamanda, dişlerin pozisyonlarını da korurlar. Geçici kaplamalar yapılmadığında, inceltilen dişler öne, arkaya, yukarıya ve aşağıya doğru yer değiştirebilir. Bu yer değiştirme o kadar hızlıdır ki, geçici kaplama yapılamayan dişlere, birkaç gün içinde daimi kaplamaları yapılsa bile, dişlerin pozisyonu çok ufak miktarlarda değiştiği için yeni yapılan kaplamanın yerleştirilmesi mümkün olmayabilir.

Geçici kaplamaların çok önemli bir avantajı daha vardır. Estetik! Ön dişlerine kaplama yapılması amacıyla diş inceltme işlemi yapılan birine, estetik görünüme sahip geçiciler yapmamak son derece yanlış bir işlemdir. Daimi kaplamalar birkaç gün içinde bitirilse bile, hiç kimse inceltilmiş dişlerle sosyal hayatına devam edemez.

O nedenle, diş kaplamışı işlemine başlanmış bir bireyde her zaman ve her durumda geçici kaplamalar uygulanır.

Tam seramik kuron tedavi sürecinde ve sonrasında ağrı ya da sızlama oluyor mu?

Kaplama ya da kuron yapımı için inceltilen dişler (laminalar hariç) eğer kanal tedavili değilse yani vital diş olarak adlandırdığımız gruba giriyorsa, inceltme işleminden sonra duyarlı hale gelebilir. Bu tip durumlarda, dişlerin soğu ve sıcak gibi termal uyaranlara karşı cevap verdiği ve sızlama şeklinde hafif bir ağrı oluştuğu gözlenir. Ancak bu hassasiyet, sıcak ya da soğuk uyaranı ortadan kalktıktan sonra normale döner. Bazen inceltilen dişlerde tatlı ya da ekşi gibi kimyasal uyaranlara karşı da hassasiyet olabilir. Bu hassasiyet de uyaran ortadan kalktığında genellikle normale döner.

Çok az sayıda dişte, inceltme işleminden sonra şiddetli ağrı ortaya çıkar. Bu tür dişlerde, ağrının ortadan kaldırılması amacıyla kanal tedavisi denilen işlem yapılmaktadır. Aslında, hemen hemen her zaman, inceltme işlemi yapılacak dişlerde ağrı oluşup oluşmayacağı, deneyimli bir hekimin sezgileriyle önceden belli olur.

Bu nedenle, diş inceltmesine başlamadan önce, hekimin hastayı uyarması gerekir. Bu durumlara genellikle, pozisyonu değişmiş, diş dizisi içinde normal şekilde dizilmemiş, aşırı önde ya da arkada konumlanmış dişlerde rastlanılır.

Bu tip dişlerde yapılacak kaplama sonunda dişin normal pozisyondaymış gibi görünmesini sağlamak amacıyla diş hekimi, dişin bazı yerlerinden fazla inceltme yapmak zorunda kalır. Ama zaten bu, diş inceltmeye başlanmadan önce hekim tarafından belirlenebilen bir durumdur. Bu durum, işlemlere başlanmadan hastaya ayrıntısıyla anlatılmalıdır.

Güncelleme Tarihi: 22.08.2022
Hakkımızda
Editör
Dentilera
Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği
Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.
Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurunuz.

TEDAVİLERİMİZ

Tüm Tedaviler
Hakkımızda Hakkımızdaİletişim İletişim Whatsapp
HakkımızdaDentileraAğız ve Diş Sağlığı Polikliniği
+90501 321 9091
Web sitemizin kalitesini artırmak ve istatistikler oluşturmak amacıyla çerezler kullanılmaktadır. Devam etmeniz halinde çerez kullanımına izin verdiğinizi kabul edeceğiz.
Kapat